Hüsamettin Cindoruk bildiri için çok net konuştu

Eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk, emekli amirallerin yayınladığı bildiriyle ilgili açıklamalarda bulundu.

Hüsamettin Cindoruk bildiri için çok net konuştu

Eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk, emekli amirallerin yayınladığı bildiri hakkında “Toplu olarak fikir açıklamak ifade özgürlüğünün içinde. Anayasa’nın vermiş olduğu bir hakkı kullanma hadisesidir. Montrö’ye sadakat benim için de sizin için de amiraller için de bir güven ve ahlak borcu, orada söylediklerine kimse itiraz edebilir mi?” dedi.

Cindoruk, emekli amirallerin Montrö Boğazlar Sözleşmesi'yle ilgili yayınladığı bildiriyi RS FM’de Ali Çağatay’la Seyir Hali programında yorumladı.

"MESELE ÇOK AÇIK"

Cindoruk, bildirinin hukuki açıdan suç teşkil etmediğini “Hukuk açısından baktığınız zaman mesele çok açık. Anayasamızın 26. Maddesi ‘Herkes düşünce ve kanaatlerini tek başına veya toplu olarak açıklama hakkına sahiptir’ diyor. Yani toplu olarak fikir açıklamak ifade özgürlüğünün içinde. Bu amiraller değerli insanlar, senelerini siyasetin dışında askerlik hizmetinde vermişler. Toplu olarak bir açıklama yaptılar. Bu bir suç oluşturmaz. Anayasa’nın vermiş olduğu bir hakkı kullanma hadisesidir” diye ifade etti.

‘MONTRÖ, LOZAN'I TAMAMLAYAN TÜRKİYE CUMHURİYETİ İÇİN BİR BAŞARIDIR’

Montrö’nün Türkiye için bir başarı olduğunu vurgulayan Cindoruk, antlaşmanın Türkiye için önemini ve amirallerin bildirisindeki kanaatleri değerlendirdi:

“Metinde bir suç var mı? O zaman metine bir bakmamız gerekiyor. Birinci bölümünde çok duyarlı oldukları Montrö Antlaşması’nı savunuyorlar. Montrö Antlaşması’nı savunurken söyledikleri gerekçelerin hepsi sizin, benim, toplumun, Cumhuriyet’e sadık olan vatandaşlarımızın ortak düşüncesidir. Montrö, Lozan’ı tamamlayan Türkiye Cumhuriyeti için bir başarıdır. Marmara denizine dahi egemen olmadığımız bir dönemde Türkiye için çok önemli bir hadise. Düşünün ki Türkiye’nin dört tane denize kıyısı var. Bir deniz merkezi Türkiye, deniz devletidir. O deniz devletine Montrö, kabotaj hakkını getiriyor ve getirirken de inisiyatifi Türkiye’ye bırakıyor.”

‘MONTRÖ'YE SADAKAT BİR GÜVEN VE AHLAK BORCU'

Cindoruk “Gençliğimden biliyorum ve çok iyi hatırlıyorum. Adım adım bahriye, Marmara Denizi’ne çıktı. Karadeniz’e, Kabakoz’a çıktı. Marmaris’e indi. Kısacası Montrö’nün getirdiği imkanlarla Türk Donanması Haliç’teki o köhnemiş halinden çıktı. Modern donanma haline geldi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bir deniz devleti oluşunu ortaya çıkardı. Montrö’ye sadakat benim için de sizin için de amiraller için de bir güven ve ahlak borcu o yüzden orada söylediklerine kimse itiraz edebilir mi? Edemez. Söylediklerinin hepsini doğruluyorum ve onlara katılıyorum” ifadelerini kullandı.

‘DARBELERE KARŞI DENİZCİLERDE HASSASİYET VARDIR'

Cindoruk, tarihte Türk Deniz Kuvvetleri’nin darbelere karşı duruşu konusunda “Türk Deniz Kuvvetleri 1960’dan beri takibimizde olan bir kuvvettir. Türkiye Cumhuriyeti’nde son 60 yılda darbelerin hepsinde mağdurum. Sıkıntıya düştüm ama şunu söyleyeyim: O darbeleri yapanlar Ankara’da tanklarla, Hava Kuvvetleri’nin uçaklarıyla gezdiler ama Ankara’da denizaltı görmedim. Denizciler daima sakıncalı davranmışlardır. Darbelere karşı denizcilerde hassasiyet vardır çünkü çok denize açılmış ufukları daha geniş askerlerdir. Dikkat ederseniz muazzafından veyahut emeklisinden bugüne kadar böyle bir hadise zuhur etmemiştir. Bu bakımdan ben bu hassasiyetin gösterilmesini anlayamadım” dedi.

‘BEN BU TELAŞI ANLAYAMADIM'

Cindoruk, bildiriye karşı hükümet ‘alınganlık göstermese’ geçtiğimiz yıl yayınlanan emekli büyükelçilerin bildirisi gibi karşılanacağını söyledi:

“Bir bildiri yayınlamışlar. Emekli asker yahut amiral olmaları onlara bir imtiyaz değil, bir suç da bulaştırmaz. Vatandaşlık haklarını kullanmışlar. Tek başlarına söylediklerini toplu olarak söylemişler. Ben bu telaşı anlayamadım. Birileri sanki asker darbe yapacakmış duygusu içinde istasyonda elinde çiçek darbeyi bekliyor. Darbe yapacak diye amirallerin bildirisini ele alıp Türkiye’yi bir kaosa sürüklüyor. Hükümet bunu olgunlukla karşılasaydı ve soruşturmalara vesairelere girişmeseydi bu büyükelçilerin ve eski milletvekillerinin yaptığı yayın gibi kalırdı. Hükümet çomak soktu bu işe. Alınganlık gösterdi ve bunu anlamakta zorluk çekiyorum.”

‘ASKERİN DEVLETİMİZE SAHİPLİK DUYGUSUNUN DARBECİLİK OLARAK ALGILANMASI YANLIŞTIR'

Türkiye’de darbeler döneminin sona erdiğini belirten Cindoruk “Türkiye darbeler dönemini kapatmıştır. Amiraller de darbe yapamazlar. Türkiye’nin şanlı şerefli ordusu da darbe yapmaz ama darbeyi Türkiye’de siviller yaptı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu iradesi olan parlamentoya dayalı demokrasiyi bıraktılar, Cumhurbaşkanlığı sistemi diye bir sisteme geçtiler. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş aşamasında hepimizin payı var. Askerin payı var, sivillerin var hatta dini örgütlerin, cemaatlerin payı var. Bir olgun devlet kuruldu, Türkiye Cumhuriyeti. Bu devleti kurarken ordunun büyük katkısı oldu, şüphesiz. Silahlı Kuvvetleri başarısıyla düşman sınırlarımızdan çıkarıldı. Milli Misak sınırları ortaya kondu. Askerin devletimize sahiplik duygusunu daima darbecilik duygusu olarak algılanması yanlıştır. Bunu darbeleri çok iyi takip etmiş bir vatandaş olarak söylüyorum” diye konuştu.

‘DEĞERLİ AMİRALLERİMİZ BİR TELEFONLA İSTEDİĞİNİZ YERE GELİR İFADE VERİRLER, GÖZALTILAR YANLIŞ'

Cindoruk “Türk ordusunun çok şerefli amiralleri, bunların büyük bir kısmı geçmişte siyasi tarihimizin değil askeri tarihimizin geçmiş adamları. Yaşlarıma yakın insanlar, bunları polisle karşı karşıya getirmek çok yanlıştır. Bir devletin silahlı kuvvetleri polis gücüyle karşı karşıya getirilmez. Yargıyla silahlı kuvvetlerimiz tehdit edilmez. Sivil yargı içerisinde kalmalıdır. Askeri yargı ortadan kaldırıldığında bu sıkıntı ortaya çıktı. Ben çok üzüldüm. Bu değerli amirallerimiz bir telefonla istediğiniz yere gelir ifade verirler. Savcı amiralleri sorguya çekmek istiyorsa elinde imkanlar vardır. Gözaltına almaları kesinlikle yanlış buluyorum. Böyle bir şey duymuş değilim bu güne kadar” dedi.

Cindoruk “Yaşayanlar içinde benim kadar darbelerin uğraştığı adam yok. Seneler içerisinde siyasi yasaklar kondu, dört partim kapatıldı ama ben burada dimdik ayakta bir şey söylüyorum. Türk Ordusu şereflidir. Türk amiralleri şereflidir. Türk Deniz Kuvvetleri şereflidir. Mavi Vatan şereflidir. Bu şerefi paylaşan sadece ordumuzun mensupları değil, biz siviller de paylaşıyoruz. İçte ve dışta Montrö’yü tartışılır hale getirirseniz buna reaksiyon gösteren sadece amiraller değil biz sivil amirallerde karşı çıkarız. Ben Yassıada’da avukatlık yapmış biri olarak şunu söylüyorum: Sakın orduyu tahrik etmeyin, aklında bunu düşünmesin. Türkiye Cumhuriyeti için çok yanlış bir hadisedir. Ne kadar alınganlarmış! Emrinde taka dahi bulundurmayan komutandan korkar mı devletimiz? Devletin korkmasından daima ben korkmuşumdur” diye ekledi.